Sevgili Hafifdergi okurları. Sevgili bir avuç fedakar edebiyatsever. Nasılsınız? Bu sayımızda bizi farklı bir iş yapmak zorunda bıraktınız. Aylardır alışageldiğiniz yazı tarzımızın dışına çıkmamıza sebep oldunuz. Samimiyetle ifade etmek gerekirse bunun için sizlere teşekkür edip etmeme konusunda tereddütteyiz. Her ay bir sürü yazarımız kurgularla oynaşır, kelimelerle dans eder, iki espri üretebilmek için kendini dağlara taşlara vurup Mecnun gibi çöllere düşerken siz gidip Onedio listelerine güldünüz, ayağa düşmüş sözlüklere itibar ettiniz. Aynı kalıp kullanılarak türetilmiş 3547. twitter esprisini favladınız. Emeğe saygı duymadınız, nimete küfranda bulundunuz. Yazılarımıza uzun dediniz. “Kim okuyacak şimdi bunu, bunu okuyacağıma gider facebookta komik video izlerim” dediniz. Bizim yazılarımızı paylaşıp başkalarının yüzünü güldürmek yerine sevgiyi, fedakarlığı, sadakati öven sözler paylaşarak insanları baydınız. Sevgili okurlarımız, can Konfüçyus’lar! Sizi üzmek istemiyoruz fakat söylemek zorundayız. Galiba farkında değilsiniz ama insanlar sevginin, fedakarlığın ve sadakatin iyi birşey olduğunu zaten biliyor. Bizi yeni insanlarla tanıştırmak yerine boş işlerle uğraştığınız için sizlere çok kırgınız.
Öte yandan sizin bu kadir kıymet bilmezliğiniz bizleri yeni şeyler deneme konusunda cesaretlendirdi. Arkadaşlarımızla kafa kafaya verdik ve dedik ki, ulan alemin enayisi biz miyiz? Millet İngilizce sitelerden çevirdiği esprili yazılarla paylaşım rekorları kırıp Like butonlarını yalama ederken, biz iki espri bulup bu kadir kıymet bilmezleri eğlendirmek için geceler boyu uykusuz kalıyoruz. Nalet olsun böyle işe, biz de bundan sonra yabancı sitelerden komikli şeyler bulup çevirelim de ekmek yiyelim bari dedik. Hem kısa olur, bir an evvel okuyup giderler de oyalanıp canımızı sıkmazlar dedik. Beyefendi kişiliğiyle tanıdığınız Kerim Salih sizden bahsederken yere tükürdü. Ahmet Yıldırım’ın hakkınızda neler söylediğini paylaşmaya ise dergi politikamız izin vermiyor.
Bu fikir değişikliğimizin ardından, ilk çeviri çalışmamızı sizlerle buluşturuyoruz. Aşağıda “Thomas Cook Vacations” isimli tatil acentasının, memnuniyetsiz müşterileri tarafından aldığı gerçek şikayetleri bulacaksınız. Bu çeviriyi seçmemizin gayet mühim bir amacı var. Demokrasinin aslında gereğinden fazla abartılmış bir sistem olduğuna sizi de ikna etmek istiyoruz. Aysun Kayacı değiliz hayır, çobanlarla profesörlerin oyu bir mi diye sormuyoruz. Bilakis lüks tatillerin ülkemizdeki rağbetçi kitlesi olan beyaz Türkleri düşünerek şu soruyu soruyoruz: Bizim oyumuzu bu kitleyle bir tutan bir sisteme güvenmemizi nasıl bekleyebilirsiniz?
1. Hindistan tatilimde, hemen hemen tüm restoranların köri sunduğunu görmekten tiksindim. Ben baharatlı yemekleri sevmem.
2. İspanya’ya tatile gittik ama taksi şoförleriyle sıkıntı yaşadık. Hepsi İspanyoldu!
3. Bir su parkı için gezi ayarladık
, ama bize kimse havlularımızı ve mayolarımızı almak zorunda olduğumuzu haber vermedi. Halbuki biz bunların da fiyata dahil olduğunu düşünmüştük.
4. Sahil çok kumluydu, döndüğümüzde herşeyi temizlemek zorunda kaldık!
5. Kum broşürde görünen kuma hiç benzemiyordu. Broşürde kumlar beyaz olarak görünüyordu ama aslında daha sarıymış.
6. Puerto Vallartato’daki işyeri sahipleri acaip tembel. Öğleden sonra dükkanlarını kapatıyorlar. Halbuki ben onların öğle uykusu zamanında birşey almak ihtiyacı hissediyorum. Bu yasaklanmalı!
7. Bize suda balık olabileceğini kimse söylememişti! Çocuklar çok korktu…
8. Broşürde mutfağın tam donanımlı olduğu yazıyordu fakat çekmecelerde yumurta dilimleyici bulamadık.
9. Bence broşürde
, yerel bakkallarda kremalı turta ya da zencefilli bisküvi gibi normal bisküvilerin satılmadığının belirtilmesi lazım.
10. Yollar bozuk ve tümsekliydi. Bu yüzden otobüsle mesire alanına giderken bölge rehberini okuyamadık. Bu yüzden tatilimizi daha eğlenceli geçirmemize yarayacak pek çok şeyi öğrenemedik.
11. Jameyka’dan İngiltere’ye uçmak 9 saatimizi aldı. Amerikalıların eve varması sadece 3 saat sürüyor. Bu hiç adil değil.
12. Tek yataklı odamızın genişliğini arkadaşımızın 3 yataklı odasının genişliğiyle karşılaştırdım. Bizimki ciddi şekilde küçüktü…
13. Broşürde “resort içerisinde kuaför yoktur” yazıyordu. Biz stajyer kuaförüz. Bizce onlar bunu biliyordu ve bu yüzden bizi servis için çok beklettiler.
14. Biz İspanya’dayken orada bir sürü İspanyol vardı. Resepsiyonist İspanyolca konuşuyordu, yemek İspanyol yemeğiydi. Kimse bize bu kadar yabancının bulunabileceğini söylemedi.
15. Tekneye binebilmek için dışarıda kuyruğa girmek zorunda kaldık. Üstelik klima da yoktu.
16. Tur düzenleyici olarak, yolculuktan önce gürültücü ve başa çıkılmaz müşterilerinize karşı bizleri uyarmak sizin sorumluluğunuzdadır!
17. Beni sivrisinekler ısırdı. Broşürde sivrisineklerden bahsetmemişsiniz…
18. Nişanlım ve ben çift yataklı bir oda istemiştik ama siz geniş yataklı bir oda vermişsiniz. Şimdi hamileliğim için sizi sorumlu tutuyoruz ve paramızın iade edilmesini istiyoruz. Siz bizi istediğimiz odaya yerleştirseydiniz bu başımıza gelmeyecekti.
Editör
Bir Cevap Yazın